BÜLENT ARINÇ'A HAKARET EDENİN VAY HALİNE
(Okumak için üzerine tıklayınız)
AH ŞU HAİN
DEDELER
Beni nezarethaneye attıran
ve ifademi talep eden Eskişehir Savcı Bülent Elver…
Ankara’da yargılanmışım, haberim yok. Savunmam yok, itiraz hakkım yok… Cezam kesilmiş: 1 yıl dokuz ay hapis…
Savcılar, heyete girmediğim halde deli raporu aldırmışlar… Kendimi tımarhanede buldum…
“Akıl sağlığı yerinde olmadığından, Bakırköy’de tedavisinin yapılmasına…”
İşte böyle dostlar…
Nedim Çakmak’ın kulakları çınlasın…
Facebook’ta beni arkadaş listesinden çıkarmış…
Helal olsun…
18 Temmuz 2013
Kenan Akkuş (esrehber)
https://www.facebook.com/eskisehir.kenanakkus
BÜLENT ARINÇ’IN
DEDESİ CUMHURİYET DÜŞMANI ÇIKTI
AKP Genel Başkan Yardımcılığı'ndan sıkılıp istifa eden AKP Milletvekili Dengir
Mir Mehmet Fırat'ın dedesinin bir hain olduğunu, isminin Şeyh Sait olduğunu,
yeni kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak için halkı ayaklandırdığını, sonra
da Atatürk tarafından astırıldığını daha önce sizlere sunmuştum... Hani şu Şeyh
Sait Ayaklanması... Tayyib'in "yarım aklı" BİM'ci hain Cüneyd
Zapsu'nun dedesi de bu "hain dede"nin işbirlikçisiydi... (Ne günlere
kaldık ya Rabbi... "Hain"lerin torunları aynı çatı altında AKP'de
nasıl buluşmuşlar, aklım almıyor...)
"Dedesini örnek aldığını" umut etmeyerek, "torunu da
haindir" gibi sözlere yer vermedim. Çünkü bilirim ki Dengir Mir Mehmet
Fırat "sapına kadar Atatürkçü"dür. Çünkü Atatürk ve emaneti Türkiye
Cumhuriyeti hakkında kem sözüne rastlamadım... "Hain" dedesinden
"utandığını" umut ederek Türk Milleti adına teşekkür ediyorum.
Şu tesadüfe bakınız ki, TBMM'de AKP milletvekili olan bir başka şahısın dedesi
de "hain" çıktı... Yine "dedesini örnek aldığını" umut
etmediğimden, "torunu da haindir" cümlesine yer vermiyorum. Çünkü
biliyorum ki Bülent Arınç "Sapına kadar NUR Cemaati ileri
gelenlerinden"dir... "Laikliğin" yeni tanımını yapmak istese de,
biliyorum ki Atatürk ve emaneti Türkiye Cumhuriyeti hakkında kem söz etmez...
Yine bilirim ki NUR Cemaati ileri gelenleri, Sevgili Atam'ı çok sever...
Atatürk'e kem söz edecek adamın dilini koparırlar... Sayın Bülent Arınç'ın
"hain" dedesinden "utanç duyduğunu" umut ederek teşekkür
ederken...
Bülent Arınç'ın "Hain dede"si Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı hangi hainliklerde bulunmuş sizler bunu okurken, Türkiye
Cumhuriyeti'nin Yüce Meclis'inde "dedesi hain olan başka zat var
mı?" bunları karıştırıyor olacağım... İşte Bülent Arınç'ın
"hain dede"si:
MENEMEN OLAYLARI VE ŞEHİD KUBİLAY
DESTANI...
Okuyacağınız bu olay, Genç
Cumhuriyetimizin 10. yılını kutladıktan iki ay sonra gerçekleşti
78 sene öncesi...
1920 öncesinde Manisa’da, Menemen’de ve daha bir çok yerde işgalcilere karşı
bir örgütlenme içerisinde yer almayanlar, 1920'de Cumhuriyetin ilanından sonra
“din elden gidiyor” söylemi ile Hüsnüyadis
namlı, Manisa Mutasarrıfı Nakşibendi tarikatı mensubu Giritli Hüsnü Bey’in
kardeş çocuğu olan ahmak Giritli
mehdi Derviş Mehmet(kendileri Sayın Bülent Arınç'ın dedeleridir) önderliğinde
cahil insanlar bir araya geldiler… (Mehdi niye gelmedi diyerek bizler üzülürken, meğer 78 sene önce
gelmiş de bizim haberimiz olmamış...)
Bu tarikatçı grup 23 Aralık 1930 günü Menemen’de yaptıkları isyan
girişimi sırasında kendilerine engellemeye çalışan 43. Piyade Alayı’ndan Piyade
Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay ile karşı karşıya geldiler. Kubilay ve
beraberindeki askerler gruba uyarı ateş açtı. Fakat, “silahlarında eğitim
mermisi (kurusıkı) bulunduğundan dolayı etkili” olamadılar… Bunu fırsat bilen
ahmak Giritli mehdi Derviş Mehmet ise, “bakın bana mermi işlemiyor”
diyerek ahmak kafasınca kutsallık zırhına büründü. Olaylar sırasında ağır bir
şekilde yaralanan Kubilay, yaralı olarak meydandaki hükümet binasına girmek
istedi. Ama binanın giriş kapısı kapalı olduğu için giremedi… Bu nedenle,
hükümet binasının hemen yanındaki Kazez Camii bahçesine yöneldi. Ahmak Giritli mehdi Derviş Mehmet (kendileri Sayın Bülent Arınç'ın
dedeleridir), Giritli Şamdan Mehmet ile birlikte Kazez Camii
bahçesinde bitkin bir vaziyette bulunan Kubilay’ın
başını bağ testeresi ile canlı canlı gövdesinden ayırdılar. Sonrada, asteğmen
Kubilay’ın başını yeşil bir bayrağın tepesine takarak Menemen sokaklarında
dolaştırmaya başladılar. Bu sırada, kendilerine müdahale eden Şevki ve Hasan
adlı iki bekçiyi de öldürdüler. Olay yerinde toplanan 250 – 300 kişilik
ahali ise Kubilay’ın şehit edilmesi esnasında olaylara seyirci kaldı.
Hatta bir kısmı, olayı tasvip edercesine alkış tuttu. O sırada ahmak Giritli mehdi Derviş Mehmet(kendileri
Sayın Bülent Arınç'ın dedeleridir), Yüzbaşı Fahri’ye “Ben mehdiyim, şeriatı ilan ediyorum. Bana
kimse mukavemet edemez. Karşımdan çekil!” dedi…
Kısa sürede isyan bastırıldı. Kurşun
işlemeyen ahmak Giritli
mehdi Derviş Mehmet’e ateş
açıldı. Ve bu ateş esnasında Kubilay’ı şehit eden ahmak Giritli mehdi Derviş Mehmet ile birlikte Giritli Sütçü Mehmet
ve Giritli Şamdan Mehmet öldürüldü.Aralarında önceden Şeyh
Sükuti’nin Menemen belediye başkanlığı yaptığı sırada yönetimde birlikte olduğu
bilinen Hayımoğlu Yahudi Jozef, Erbilli Şeyh Esad’ın oğlu Mehmet Ali ve 37
kişinin idamına karar verildi. Nakşibendi Şeyhi Esad Efendi ise ilerlemiş
yaşından dolayı 24 yıla hapis oldu. Fakat tutuklu bulunduğu sırada
hastalığından dolayı öldü. Şeyh Esat ve tarikatının amacı Cumhuriyet kayıtlarına,
“Hükümeti yıkmak, ATATÜRK ilke ve inkılaplarına aykırı olarak saltanat ve
şeriatı getirmek, tekke ve zaviyeleri açmak, şapkayı yasaklayıp yeniden fesin
kullanılmasını” sağlamak olarak geçti. Menemen olayının hazırlayıcılarından
olan Nakşibendi tarikatı lideri Şeyh Esat’ın yurt dışı bağlantısı ile ilgili
olarak Askeri Mahkeme Başkanı General Mustafa MUĞLALI, verdiği beyanatta
(Cumhuriyet Gazetesi; 01 Şubat 1931 Tarihli nüshası), “Şeyh Esat, hilafet
komitesiyle alakasına dair bir itirafname hazırlıyordu. Bu münasebetle İngiliz
casusu Lavrens ile münasebette bulunduğunu da doğrulamaktaydı. Fakat, hastalığı
bunu yazıp bitirmesine mani” olduğunu belirmiştir.
İşte size, “bir - iki sarhoş ve esrarkeşin gerçekleştirdiği olayların
insafsızca inançlı bir kesime mal edilmek” istendi denilen Menemen isyanı. Bu
isyanın gerçeklerini yıllar sonra Nedim ÇAKMAK’ın yazdığı “İşgal Günlerinin
İşbirlikçileri Hüsnüyadis Hortladı” isimli kitabı (Kumsaati Yayınları [Kitabın
5. baskısı yayına hazırlanıyor!]) sayesinde öğrendik… Kitapta, Menemen isyanını
Giritli Hüsnü Bey’in Türk Milletine ve Cumhuriyete karşı düşmanlığı sonucu
Yunanistan’a gittikten sonra buradan idare ettiği yazılıydı!!!
Olayların tertipleyicileri ise Nakşibendi tarikatı lideri Erbilli Şeyh Esat,
işgal dönemin Manisa Valisi Giritli Hüsnüyadis (1922’de Yunanistan’a yerleşti
ve Hristiyan oldu) ve onun kardeş çocuğu ahmak Giritli
mehdi Derviş Mehmet (kendileri Sayın Bülent Arınç'ın dedeleridir), Menemen Belediye Başkanı
Şeyh Sükuti ve akın akın Manisa’dan Menemene gelen diğerleri…
Hüsnüyadis namlı Manisa Mutasarrıfı, Nakşibendi tarikatı mensubu Menemen
isyanının tertipleyicisi, Nakşibendi tarikatı lideri Erbilli Şeyh Esat ve ahmak Giritli mehdiDerviş Mehmet,
işgal yıllarında yurdunu savunmak için çete kurmadı, işgal güçlerine karşı
kurşun sıkmadı!… Fakat, genç Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı çete kurarak, subay
ve iki bekçisine kurşun sıktı, kurşun sıktığı asteğmen Kubilay’ın başını bağ
testeresi ile kesme konusunda hiç tereddüt etmedi.
Menemen isyancısı hain ve ahmak Giritli mehdi Derviş Mehmet’in (Menemen-Sümbüller
Köyü) ikinci eşinden torunu, babadan Girit
Rum’u, anadan Mısırlı Arap olan zat şimdi Türkiye Cumhuriyeti'nin yüce
Meclisinde bir Milletvekili... Üstelik bir AKP'li...
Nakşii
Zat ve ahmak Giritli mehdi Derviş Mehmet'in NUR
cemaati mensubu torunu
Bülent
ARINÇ dedik
ya.... 13/11/2008
VE BÜLENT ARINÇ'IN HAİN DEDESİ HORTLADI
ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA,
KONU: AKP Manisa Milletvekili Bülent ARINÇ’a hakaret ettiğim iddiasıyla
şahsımdan alınmak istenen ifademle ilgili itiraz dilekçemdir.
İTİRAZ
NEDENLERİM :
KONU 1). Milletvekili Bülent Arınç’ın e-mail adresine
gönderdiğim “Bülent Arınç’ın Dedesi Cumhuriyet Düşmanı Çıktı” başlıklı mektubum
hakkında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 06/02/2009 tarih ve 2008/185817
sayılı yazısına istinaden, Eskişehir Kaçakçılık Şube Müdürlüğü’nde 04/05/2009
tarihinde ifadem alınmak istenmiştir. Eskişehir Kaçakçılık Şubesi’ni beş
senedir kaçakçılık yapmakla suçlayıp ihbar ettiğim için ve kaçakçılık suçu
işlemediğim için bu şubede ifade vermek istemedim. Bülent Arınç’ın
dedesine mi, yoksa Bülent Arınç’a mı hakaret ettiğim şahsıma iletilmediğinden
yine de kısa bir ifade verdim, ilişiktedir.
KONU 2).
Yukarıda açıkladığım ifade alma işinden bir ay sonra, Eskişehir Asayiş Şube
Müdürlüğü’nce, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 02/06/2009 tarih ve
2009/1368 sayılı talimat yazısıyla aynı konuda ikinci defa ifadem talep edildi
ve 10/06/2009 tarihinde bu şubede polis memurlarına ifade verdim. Fakat ne ile
suçlandığımı yine anlayamadım. Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın şahsıma
yönelttiği iddiaları okuyamadım, mektubumda yer verdiğim “ahmak” ve “İşte size,
bir - iki sarhoş ve esrarkeşin gerçekleştirdiği olayların insafsızca inançlı
bir kesime mal edilmek istendi denilen Menemen isyanı” sözlerim okundu, ifadem
alındı. Fakat yine Bülent Arınç’ın dedesine mi, yoksa Bülent Arınç’a mı
hakaret ettiğim şahsıma iletilmediğinden şahsıma yöneltilen suçlamaları
anlayamadım. Kısa bir ifade verdim, ilişiktedir.
KONU
3). Bu ifade alma işi için aslında Eskişehir Savcılarından Bülent Elver
görevlendirilmiş, fakat sayın Savcı şahsımdan ifade almak istememiş ve Asayiş
Şube polislerinin üzerine yıkmıştır. Bunu da anlamış değilim.
KONU 4).
“Bülent Arınç’ın Dedesi Cumhuriyet Düşmanı Çıktı” başlıklı yazım 13/11/2008
tarihinden beri (yani 7 aydır) internet sitem esrehber.tv’de yayınlanmakta
olup, bu tarihten önce bilgilendirmek adına sayın Bülent Arınç’ın e-mail
adresine gönderdim.
KONU 5).
Bülent Arınç’ın dedesinin “Cumhuriyet Düşmanı” olduğu ve ne sebepten
Cumhuriyete düşmanlık yaptığı konuları, söz konusu yazımda gayet açık ve net
olup, hikaye şahsıma ait değildir, alıntıdır. Nereden alıntı yaptığım da söz
konusu yazımda mevcuttur. Konu ve olaylar Nedim Çakmak’ın yazmış olduğu ve
beşinci baskısının yapıldığı İŞGAL GÜNLERİNİN SUÇBİRLİKÇİLERİ VE HÜSNÜYADİS
HORTLADI isimli kitapta ayrıntılıdır ve alıntı yaptığım hikayedeki
“ahmak” sözüm dışında olanların tamamı alıntı olup, Sayın Bülent Arınç
şahsımdan önce Nedim Çakmak’a dava açmalıdır. Üstelik bu kitap Kültür
Bakanlığı’nın “yasal izni ile" basılıp yayımlanmaktadır ve beşinci baskısı
da tükenmiştir.
KONU 6). İfade alan Asayiş Şube polislerinin şahsıma okuduğu “İşte size, bir -
iki sarhoş ve esrarkeşin gerçekleştirdiği olayların insafsızca inançlı bir
kesime mal edilmek istendi denilen Menemen isyanı” sözler şahsıma ait olmayıp,
yazar Nedim Çakmak’a aittir.
KONU 7). Nedim Çakmak’ın “İşgal Günlerini” anlattığı bu
kitapta yazılıdır ki: “Bu tarikatçı grup 23 Aralık 1930 günü Menemen’de
yaptıkları isyan girişimi sırasında kendilerine engellemeye çalışan 43. Piyade
Alayı’ndan Piyade Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay ile karşı karşıya geldiler.
Kubilay ve beraberindeki askerler gruba uyarı ateş açtı. Fakat, “silahlarında
eğitim mermisi (kurusıkı) bulunduğundan dolayı etkili” olamadılar… Bunu fırsat
bilen Giritli mehdi Derviş Mehmet ise, “bakın bana mermi işlemiyor” diyerek
kutsallık zırhına büründü. Olaylar sırasında ağır bir şekilde yaralanan
Kubilay, yaralı olarak meydandaki hükümet binasına girmek istedi. Ama binanın
giriş kapısı kapalı olduğu için giremedi… Bu nedenle, hükümet binasının hemen
yanındaki Kazez Camii bahçesine yöneldi. Giritli Mehdi Derviş Mehmet, Giritli
Şamdan Mehmet ile birlikte Kazez Camii bahçesinde bitkin bir vaziyette bulunan
Kubilay’ın başını bağ testeresi ile canlı canlı gövdesinden ayırdılar. Sonrada,
asteğmen Kubilay’ın başını yeşil bir bayrağın tepesine takarak Menemen
sokaklarında dolaştırmaya başladılar. Bu sırada, kendilerine müdahale eden
Şevki ve Hasan adlı iki bekçiyi de öldürdüler. Olay yerinde toplanan 250
– 300 kişilik ahali ise Kubilay’ın şehit edilmesi esnasında olaylara
seyirci kaldı. Hatta bir kısmı, olayı tasvip edercesine alkış tuttu. O sırada
Giritli mehdi Derviş Mehmet, Yüzbaşı Fahri’ye “Ben mehdiyim, şeriatı ilan
ediyorum. Bana kimse mukavemet edemez. Karşımdan çekil!” dedi… Kısa
sürede isyan bastırıldı. Kurşun
işlemeyen Giritli mehdi Derviş Mehmet’e ateş açıldı. Ve bu ateş esnasında
Kubilay’ı şehit eden Giritli Mehdi Derviş Mehmet ile birlikte Giritli Sütçü
Mehmet ve Giritli Şamdan Mehmet öldürüldü.”
KONU 8). Yazıdan anlaşılacağı üzere “mehdi” ünvanlı bir hain, kurusıkı
mermilerin vücuduna isabet etmemesi sonrasında kutsallık zırhına bürünmüş
ve hem kendisini, hem de kışkırttığı insanlarımızı kandırmaya çalışmış, gerçek
mermiler kullanılınca da cehennemi boylamıştır. Böyle bir kafa yapısında olan
haine ancak “ahmak” denir. Şahsıma yöneltilen suçları tam anlayamadığımdan,
eğer Bülent Arınç’ın dedesi Derviş Mehmet’e hakaret ettiğim iddia ediliyorsa,
doğrudur. Derviş Mehmet, insanlarımızı isyana teşvik edip, savunmasız Asteğmen
Kubilay’ı bağ testeresiyle kesecek kadar aşağılaştıysa, devletin iki bekçisini
öldürecek kadar hainleştiyse, sonra da kurusıkı mermiler sayesinde aklınca
ahmaklaştıysa, evet ben bu haine hakaret ediyorum. Eğer Derviş Mehmet
isimli hain için devletimin savcıları hakaret ettiğimi iddia edip ifade
aldırıyorlarsa, onları da vatan haini ilan ediyorum. Devletimin askerine kurşun
sıkmış bir haine sahiplenmek, devletimin savcılarının görevi değildir.
KONU 9). Eğer Bülent Arınç kendisine hakaret ettiğimi iddia ediyorsa,
önce bu yazdıklarımı iyi okusun: Asteğmen Kubilay’ı bağ testeresiyle kesen ve
sonra devletimin iki bekçisini kurşunlayan Giritli Mehdi Derviş Mehmet, Menemen
ili, Sümbüller Köyü’ne kayıtlıdır. Manisa Mutasarrıfı (Valisi) Nakşibendi
tarikatı mensubu Giritli Hüsnü Bey’in (Hüsnüyadis) kardeş çocuğudur.
Sayın Bülent Arınç, Şeriat’ı ilan eden ve Yüzbaşı Fahri tarafından
kurşunlanan Derviş Mehmet’in ikinci eşinden torunudur. Derviş Mehmet ve
Hüsnüyadis kardeş çocuğudur ve aslı Girit Rumu’dur. Sayın Bülent Arınç “hakaret
ettiğimde” ısrarcı iseler, lütfen soyağaçlarının haritasını resmi yollardan
belgelesin ve daha sonra şahsımdan ifade aldırsın.
KONU 10). Sayın Bülent Arınç “hakaret ettiğimi” iddia edemez. Çünkü bu yazımda
sadece “ahmak” sözlerim hakaret niteliği taşır fakat Bülent Arınç’a yönelik
değil, hain dedesine yöneliktir. Yazımdaki diğer tüm sözler Nedim
Çakmak’a aittir. Ayrıca mektubumun ve söz konusu yazımın başında: “dedesini örnek aldığını" umut etmediğimden,
"torunu da haindir" cümlesine yer vermiyorum. Çünkü biliyorum ki
Bülent Arınç "Sapına kadar NUR Cemaati ileri gelenlerinden"dir...
"Laikliğin" yeni tanımını yapmak istese de, biliyorum ki Atatürk ve
emaneti Türkiye Cumhuriyeti hakkında kem söz etmez... Yine bilirim ki NUR
Cemaati ileri gelenleri, Sevgili Atam'ı çok sever... Atatürk'e kem söz edecek
adamın dilini koparırlar... Sayın Bülent Arınç'ın "hain" dedesinden
"utanç duyduğunu" umut ederek teşekkür ederken...” cümlesine yer
vererek Sayın Bülent Arınç’ı tenzih ettim. Bülent Arınç’ın dedesinin
hainlikleri Bülent Arınç’ı bağlamaz ve suçlayamam. Fakat AKP çatısı altında
dedesi hain olan başka şahsılar da vardır ve dedesi hain olan bu torunların AKP
çatısı altında nasıl bir araya geldikleri ilgimi çekti. Sayın Dengir Mir
Mehmet Fırat’ın dedesi Şeyh Sait’in hainliklerini de internet sitemde anlattım.
Fakat Sayın Fırat tepki göstermedi ve saygı duydum. Başbakan’ımızın baş
danışmanı Alman Vatandaşı Cüneyt Zapsu’nun dedesi Abdürrahim Zapsu’nun da
hainliklerini anlattım. Yine Sayın Zapsu tepkilerini göstermediler ve saygı
duydum. Fakat gerçekler ortadayken Sayın Bülent Arınç’ın şahsımdan
şikayetçi olmasına rağmen anlatılanları “yalanlamaması”, hain dedesinden
utanmadığını göstermektedir. Eğer sayın Bülent Arınç hain dedesini AK’lamak
istiyorsa, önce Asteğmen Kubilay için ve devletin öldürülen iki bekçisi
için Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden “dedesi adına” özür dilemesi gerekir.
Çünkü şehid edilen bu üç şahıs, “Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez
bütünlüğünü korumak adına" canlarını feda etmişler ve şehit olmuşlardır.
Vatandaş Kenan bir şehid torunudur. “Şeriatı yeniden getirmek” adına dedemi
kurşunlayanları yerden yere vurmayı en doğal hakkım olarak görüyorum ve tüm
hainleri aşağılıyorum. Bu benim Laik Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlık görevim ve
layıkıyla yapıyorum. Elhamdüllillah Müslümanım ve Türkiye Cumhuriyeti
Vatandaşıyım. Bununla gurur duyuyorum. YENİ OSMANLICILIK KAVRAMI’nı ilke edinip
devletimin temel taşlarını yeşile boyayanları da nefretle kınıyorum.
KONU 11). Tam beş senedir, AKP’nin iktidar olması ve savcıların örtbas etmesi sebebiyle
Sayın Bülent Arınç’a “cinayet ihbarlarında” bulunuyorum. Sayın Bülent
Arınç cinayet ihbarlarımı görmüyor, fakat hakaretlerimi görüyor. Neden acaba?
Katiller sürüsü Ilgaz mafyasının AKP kurucusu olması sebebiyle bu katilleri
"adaletten muaf ettiklerini" inkar edebilir mi acaba? Sayın
Bülent Arınç, önce cinayet ihbarlarımla ilgili ifademi aldırsın, ondan sonra
hakaret ettiğimi iddia etsin. Nedim Çakmak’tan ifade aldırmayı da ihmal
etmesin. Bülent Arınç’ın hain dedesini kamuoyuna sunan ilk kişi Nedim
Çakmak’tır, “İşgal Günlerinin Suçbirlikçileri ve Hüsnüyadis Hortladı”
isimli kitabın beşinci baskısı tükenmiştir. Her Türk vatandaşının okuması
ve ders çıkarması gereken bir kitaptır. (Kumsaati yayınları).
Böyle aşağılık konular hakkında şahsımı gözaltına aldıranları nefretle
kınıyorum.
Saygılarımla… 15/06/2009
Saygılarımla… 15/06/2009
Şüpheli Kenan AKKUŞ
Ankara’da yargılanmışım, haberim yok. Savunmam yok, itiraz hakkım yok… Cezam kesilmiş: 1 yıl dokuz ay hapis…
Savcılar, heyete girmediğim halde deli raporu aldırmışlar… Kendimi tımarhanede buldum…
“Akıl sağlığı yerinde olmadığından, Bakırköy’de tedavisinin yapılmasına…”
İşte böyle dostlar…
Nedim Çakmak’ın kulakları çınlasın…
Facebook’ta beni arkadaş listesinden çıkarmış…
Helal olsun…
18 Temmuz 2013
Kenan Akkuş (esrehber)